19 Ağustos 2021 Perşembe

SU İSTİYORUM


 

5 Ocak 2011 Çarşamba

SİSTEM HAKKINDA...

SİSTEM HAKKINDA...

Evet Arapça’yı artık çok kolay öğrenebilirsiniz. Çünkü bu dili öğretme ve öğrenme konusunda yeni bir yöntemle karşılaşacaksınız. Önce bu yöntem hakkında aydınlanmalısınız.

Türkiye’de herhangi bir yabancı dili öğrenmek esasen kolay değildir. Arapça ise hiç kolay değildir. Gençlerimizin bu konuda karşılaştığı sorunlar ve bunların nedenlerini burada anlatmak hem zamanınızı alacak ve sizi üzecektir, hem de konumuzun özü değildir. Onun için gereksiz ayrıntılara girmeden Arapça’yı en kolay şekilde öğrenebilmenin yolları üzerinde kısaca durmak daha doğru olur.

Arapça’yı kolay öğrenebilmek için Türkiyeli öğrencinin bu konuda şimdiye kadar görüp duyduğu hemen her şeyi yeniden gözden geçirmesi ön koşuldur. Çünkü bu şeylerin hemen tamamı yanlıştır.

Örneğin önce gramerden başlamak yanlıştır. Keza, Arapça’yı bir yaşam dili olarak konuşmayan, -daha doğrusu konuşamayan-, bir hocadan bu dili öğrenmek çok daha büyük bir yanlıştır. İlginçtir ki özellikle bu iki yanlışta hep ısrar edilmiştir, halen de ısrar edilmektedir. Günümüzde binlerce öğrenci Kur’an Kurslarında, İmam-Hatip Liselerinde, İlâhiyat ve Filoloji fakültelerinde sözde Arapça öğrenmeye çalışmaktadırlar ve tabiatıyla onu bir türlü öğrenememektedirler. Oysa, örneğin Boğaziçi ve


Bilkent Üniversitelerinde İngilizce ve öbür Avrupa dilleri, bilimsel sistemlerle öğretilmektedir. Tuhaftır ki sözde Arapça öğretenler bu çelişkiyi görmezden gelmekte ve yukarıda sözü edilen iki yanlış üzerinde her şeye rağmen ısrar etmektedirler. Bu iki yanlışın yol açtığı sorunlar ise sanıldığından çok daha büyüktür. Onun için Arapça öğrenmek durumunda olan her öğrenci, her şeyden önce bu iki büyük yanlışın farkına varabilmeli, emsallerini bu konuda uyarmalı ve bu yanlışların düzeltilmesinde akılcı stratejiler kullanarak bilimsel sistemlerin bir an önce hayata geçirilmesine yardımcı olmalıdır.

Bu stratejilerin en önemlisi, öğretmenlerin, derste yalnızca Arapça konuşmasını sağlamaktır. Eğer öğrenciler, Arapça dersi veren hocalarına örneğin, toplu şekilde ve ısrarla:

- Hocam, derste Türkçe konuşmanızı istemiyoruz. Bize, öğretmekte olduğunuz dille hitap ediniz. Çünkü bir yabancı dilin ancak bu şekilde öğrenilebileceğini, aksinin ise mümkün olmadığını öğrendik; nitekim İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi diller bu şekilde öğretiliyor ve öğreniliyor. diye hocalarına ve okul yönetimlerine uyarıda bulunur ve bunda ısrarlı olurlarsa, sorun kısa zamanda çözülebilir. Çünkü sözde Arapça öğreten hocalar, bu ısrarlı istekler karşısında mahcup olacak ve sonunda Arapça bilmediklerini itiraf etmek zorunda kalacaklardır. Bu ise öğrencilerin ilk zaferi olacaktır. Bu aşamadan sonra öğrenci hiç değilse Bu dilin gerçek anlamda öğretildiği merkezlere yönelme zorunluluğunu hissedecektir.

Arapça öğrenmede atılacak ilk ciddi adım budur. Eğer bu öneri Türkiye’de öğrenci çevresinde yankı bulacak olursa onun, eğitimde önemli bir devrimin gerçekleşmesini sağlayacağı günlerin hiç de uzak olmadığına inanmak gerekir! Şu halde Arapça da dahil, herhangi bir yabancı dili öğrenebilmek için mutlak surette o dili hatasız konuşan ve onu bir yaşam dili olarak kullanan, aynı zamanda gramer ve edebiyat kurallarını da çok iyi bilen aydın ve öğretmenlik

formasyonuna sahip birinden eğitim almak gerekir. Bu hayırlı tavsiyeyi ciddiye alarak, aşağıda açıklanacak kurallara göre adımlarını atan öğrenciler elbette ki Arapça’yı kolayca öğrenebileceklerdir.

Bir yabancı dili en kolay biçimde ve en kısa zamanda öğrenebilmenin yolu bilimsellikten geçer. Uzmanların bu konuda şimdiye kadar saptadığı gerçeklerin özü ise şudur:

1. Yabancı dili öğreten kişinin, o dili mutlaka yazılı ve sözlü anlatımda hatasız, güncel ve akıcı olarak kullanabilmesi gerekir.

2. Yabancı dil, -sıfır yaştaki bebeğin, yaklaşık yedi yaşına gelinceye kedar annesi, babası ve çevresi tarafından- ona öğretilen ana dilinin fıtrî yöntemiyle verilmelidir. Yani dersler, yaşamın her alanından konusunu –dengeli ve serpiştirilmiş olarak- alan bir çeşitlilik içinde verilmelidir.

3. Öğrencinin derse, sıcak ve seri diyaloglarla katılımı sağlanmalı; uygulama sırasında öğrenci sırf dinleyici, sırf okuyucu veya sırf yazacı olarak kalmamalıdır.

4. Öğrenciye, ders konusunun kapsadığı olaylar, görsel ve duyumsal olarak elverdikçe yaşatılmalıdır.

5. Gramer ve edebiyat bilgileri, günlük konuşmalara serpiştirilmiş olarak öğrenciye verilmelidir.

6. Öğretimde kolaydan zora, yakından uzağa, basitten bileşiğe doğru bir açılım yelpazesi izlenerek konular işlenmelidir.

İşte elinizdeki kitap bu kurallar çerçevesinde fiilen uygulanmış dersler içermektedir. 2002 yılında İstanbul’da düzenlenen kurslarda verilen bu derslerden umut verici sonuçlar alınmıştır. Yirmişer grupluk öğrencilere


uygulanan bu derslerden onar konu toplanarak dizi halinde kitaplaştırılmıştır.

Gerek Arapça öğretenler, gerek bu dili öğrenmek isteyenler ve aynı zamanda Arapça-Türkçe, Türkçe-Arapça çeviri yapanlar da bu kitaplardan yararlanabilirler.

Bu derslerde yaşamın her alanından, homojen bir denge içinde hemen her olaydan biraz söz edilmiştir. Tarih, coğrafya, biyoloji, sağlık, psikoloji, matematik, geometri, ekonomi, ticaret, din, felsefe, sosyoloji ve mantık gibi temel bilimler başta olmak üzere, ahlâk, temizlik, çevre, küreselleşme, feminizm, afetler, savaşlar, teknoloji, uygarlık, uzay, zaman, enerji, büyü, spor, sanat ve müzik gibi genel kültür konularına kadar akla gelebilecek hayat gerçekleri bu derslerde az çok işlenmiştir. Bundan amaç, öğrenciye Arapça öğretirken onun her konuda düşüncelerini bu dille biraz ifade edebilmesini sağlamaktır.

Her ders, yaklaşık yirmi Türkçe cümleden meydana gelmekte ve genelde bir bütünlük oluşturmaktadır. Ancak metnin cümleleri önce sıra ile numaralanmış ve altlarında Arapça tercümeleriyle birlikte sunulmuştur. Daha sonra, numaralanmış cümlelerin Arapçaları normal bir yazı disiplini içinde dersin sonuna metin olarak ilave edilmiştir.

Bu diziden yararlanmak isteyen öğretmen, kural olarak, öğrencileriyle Türkçe konuşmamalı, sadece Türkçe cümleleri onlara dikte ettirirken Türkçe’yi kullanmalıdır. Öğretmenin, her derse girerken önce beş dakika kadar, işleyeceği konu ile ilgili bir konuşma yapması çok yararlı olur. Ancak bu konuşma tamamen Arapça olmalıdır. Çeviri işlemi sırasında da öğretmen, öğrencileriyle diyalog halinde olmalı, zamanını çok ekonomik olarak kullanmalıdır. Çeviri sırasında duruma göre alternatif cümlelerin yanı sıra, deyimsel kalıpları, eş anlamlıları ve zıtları da sunmalı, öğrencinin zengin bir anlatım gücü kazanabilmesi için çeşitli bilgileri Arapça olarak vermelidir.

Yabancı dil öğretiminde en önemli nokta yabancı dil ile ana dil arasındaki mantık farklarıdır. Unutulmamalıdır ki her dilin kendine göre lengüistik özellikleri, belli bir karakteri ve mantığı vardır. Özellikle çeviri sırasında çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkan bu mantık ve karakter farklarından dolayı çevirmen büyük sıkıntılar çeker. Yabancı dil öğreten hocanın işte bu konuda derin bilgi ve birikime sahip bulunması gerekir. Yoksa yabancı dilin deyim ve özel tabirlerini öğrencisine aktaramaz. Bu yüzden de öğrenci, ne kadar emek verirse versin o dili hakkıyla öğrenemez!

Arapça öğrenirken öğrencilerin, olağanüstü bir dikkatle önem vermeleri gereken bir nokta da aksandır. Yani Arapça kelimeleri, bir Arap gibi seslendirmektir. Harflerin gerek ağızdaki, gerekse hançeredeki belli mahreçlerden çıkarılması son derece önem taşır. Bu ilgiyle öğrencileri bir noktada uyarmak yararlı olacaktır. O da şudur: Arapça’da (ü) sesi yoktur. Örneğin (kitaplar) demek olan (kutub) kelimesinin (Kütüb) ya da (kütüp) olarak seslendirilmesi çok yanlıştır ve bir Arapla konuşurken kelimeyi böyle seslendirmek yanlış anlamalara da yol açabilir. En azından muhatap olan Arap, kelimeyi anlamayabilir.

Müslüman milletler arasında özellikle (Tecwîd) kurallarına çok önem vermekle ünlü olan Türklerin –hele Kur’an okurken- bu sesi kullanmaları çok düşündürücüdür. Bunun, bir dereceye kadar -Kur’an eğitimi görmemiş kimseler için- Türkçe’nin karakterinden kaynaklandığını kabul etmek mümkün ise de, özellikle (Tecwid) talimi görmüş kimselerin bu sesi çıkarmada ısrar etmesi bir talihsizliktir! Çünkü yapılmış bazı araştırmalar sonunda, -sözde arabizme karşı misilleme anlamında bu yanlışta bilinçli olarak ısrar edildiği- anlaşılmıştır! Kur’an-ı Kerim’e, hiç değilse okurken bu kadarlık bir değişiklikle Türke özgü bir özellik kazandırma kompleksi olarak ortaya çıkan bu sorun, yanlış yoldaki insanları tatmin etse de Kur’an’ın özgün vasıflarına aykırıdır ve her zaman tepki görecektir!


Bu kitapta yer alan her dersin başında, kısa bir açış konuşması metni; -eğer gerekmişse- sonunda da, o dersin bazı ayrıntılarına ilişkin açıklamalar verilmiştir. Bu açıklamalar içinde özellikle mantık farklarına ilişkin ayrıntılar bulunmaktadır.

Arap ülkelerinde ilk okul ikinci ve üçüncü sınıflar için öngörülmüş basit hikaye kitaplarını okuyup anlayabilecek kadar kendilerini yetiştirebilmiş olan öğrenciler ancak bu kitaptaki dersleri izleyebilirler. Bu nedenle Türkiye’de ancak İlâhiyat ve filoloji fakültelerinin son sınıf öğrencileri ya da mezunları ancak bu düzeye gelebilmektedirler. Dolayısıyla Kur’an kurslarında ve medreselerde okumuş bulunanlarla İmam Hatip liselerinden mezun olanlar, bu dersleri izlemekte yetersiz kalabilirler.

Başarı dileğiyle...

Ferit AYDIN

İstanbul-2002

Programlayan:
www.islamikutuphane.com
Mayıs 2004



Etiketler:

I-İNDEX ARABİC

المحتويات
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 1...........................................................
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 2............................................................
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 3.............................................................
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 4............................................................
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 5...........................................................
دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم: 6............................................................
الدَّرْسُ الأوَّلُ- الثَّقَافَةُ الْعَامَّةُ.....................................................
الدَّرْسُ الثَّانيِ- الثَّقَافَةُ الْعَامَّةُ.......................................................
الدَّرْسُ الثَّالِثُ- الثَّقَافَةُ الْعَامَّةُ.....................................................
الدَّرْسُ الرَّابِعُ- الثَّقَافَةُ الْعَامَّةُ.........................................................

Etiketler:

HAZIRLIK DERSİ – 1

HAZIRLIK DERSİ – 1

دَرْسٌ تَحْضِيرِيٌّ رقم:1


ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:
أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

سنقومَ في هذا الدرسِ بتعريبِ جُمَلٍ قصيرةٍ لحوارٍ (مُتَصَوَّرٍ) على شكلِ مَسْرَحِيَّةٍ جرَت بينَ فتاةٍ تركيةٍ وأخرى عربيةٍ، تلتقيانِ في شارِعٍ، أو ساحةٍ، أو محلٍّ تجارِيٍّ بإحدى البلادِ العربيةِ.

وهذا الحوار يبدأُ بالترحيبِ كالعادةِ، ويستمِرُ بالتعارُفِ والْمُسَائَلَةِ.

أوَّلُ من يبدأُ بالكلامِ هي الفتاةُ التركيةُ، لأنّها بِحاجةٍ إلى مَنْ يُساعِدُها، ولأنّها زائرةٌ، وحديثةُ العهدِ بهذا البلدِ العربِيِّ. ولكنّها مطمئنَّةٌ في نفسِها. لأنّها ترى مشابَهةً كبيرةً بين بلدِها وبين هذا البلدِ العربيِّ في المعتَقَدَاتِ والعاداتِ والتقاليدِ.

الفتاةُ التركيةُ تقترِبُ من فتاةٍ عربيةٍ وتقولُ لها:


1. Merhaba
مَرْحَبًا

2. Affedersiniz
عَفْوًا

3. Adım Ayşe
اِسْمِي عائِشةُ

4. Adınızı öğrenebilir miyim?
اِسْمُكِ الكرِيم؟

5. Adım Hatice
اسمي خديجةُ.

6. Türkiye’den geliyorum
أَنَا قَادِمةٌ مِن تُرْكِيَا

7. İstanbulluyum.
أنا مِن إسطنبول.

8. Siz buralı mısınız?
هلْ أَنْتِ مِنْ هُنَا؟
هَلْ أَنْتِ مِنْ هَذِهِ الْمَدِينةِ؟ (Bu şehirden misiniz?)

9 . Bana uygun bir otel gösterir misiniz?
هَلْ تَدُلِّينِي عَلىَ فُنْدُقٍ مُنَاسِبٍ؟

10. Burada bir hafta kadar kalmak istiyorum.
أُرِيدُ أَنْ أُقِيمَ هُنَا مُدَّةَ أُسْبوعٍ.

11. Arapça’mı ilerletmek istiyorum.
أُرِيدُ أَنْ أُطَوِّرَ مَعرِفَتي بِاللُّغَةِ الْعَرَبِيَّةِ
أُرِيدُ أَن أُتقِنَ اللُّغََةَ الْعَرَبِيَّةَ. (Arapça’yı iyi düzeyde öğrenmek istiyorum.)

12. Bu kenti ilk kezdir ziyaret ediyorum.
أزُورُ هذه المدينَةَ لأوَّلِ مَرَّةٍ.
لأوَّلِ مَرَّةٍ أزُورُ هذه المدينَةَ.

13. Şehir hoşuma gitti.
أعجَبَتْنِي الْمَدِينَةُ.

14. Onu düzenli ve temiz gördüm (buldum)
وجَدْتُهَا مُرَتَّبَةً ونَظيفةُ. (Bu cümlede نَظِيفَةً yerine طَاهِرَةً kelimesi
kullanılmaz)

15. Fırsat bulursam tekrar geleceğim.
سَأَعُودُ مَرَّةً أُخْرَى إنْ وَجَدْتُ الفُرْصَةَ.



16. Şehrin önemli yerlerini görmek istiyorum.
أُرِيدُ أن أُشَاهِدَ مَعَالِمَ الْمَدِينَةَ

17. Bu konuda bana yardımcı olabilir misiniz?
هل في إمكانِكِ أن تُسَاعِدِيني في ذلك؟

18. Önce müzeyi ziyaret edelim.
أوَّلاً نزُورُالْمُتْحَفَ.

19. Kentin en önemli semti bu mudur?
هل هذِهِ هِيَ أرْقىَ أحياءِ المدينةِ؟

20. Şehrin en büyük caddesinin adı nedir?
ما اسمُ الشارِعِ الرئِيسيِّ للمدينةِ؟

21. Oraya nasıl ulaşabilirim?
كيفَ أصِلُ إلى هناكَ؟

CÜMLELERİN METNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ŞEKLİ:

- مَرْحَبًا، عَفْوًا، اِسْمِي عائِشةُ، اِسْمُكِ الكرِيم؟
- اسمي خديجةُ.
- أَنَا قَادِمةٌ مِن تُرْكِيَا ، أَنَا مِنْ إسْطَنْبُول، هَلْ أَنْتِ مِنْ هَذِهِ الْمَدِينةِ؟ هَلْ تَدُلِّينِي عَلىَ فُنْدُقٍ مُنَاسِبٍ؟ أُرِيدُ أَنْ أُقِيمَ هُنَا مُدَّةَ أُسْبوعٍ. أُرِيدُ أَنْ أُطَوِّرَ مَعرِفَتي بِاللُّغَةِ الْعَرَبِيَّةِ. لأوَّلِ مَرَّةٍ أزُورُ هذه المدينَةَ. أعجَبَتْنِي المدينةُ. سأعودُ مرةً أخرى إن وجدْتُ الفُرصَةَ. إريدُ أن أُشَاهِدَ معالِمَ المدينَةَ. هل في إمكانِكِ أن تُسَاعِدِيني في ذلك؟

أوَّلاً نزُورُ الْمُتْحَفَ. هل هذِهِ هِيَ أرْقىَ أحياءِ المدينةِ؟ ما اسمُ الشارِعِ الرئِيسيِّ للمدينةِ؟ كيفَ أصِلُ إلى هناكَ؟


AÇIKLAMA:

Bu dersin 4’üncü ve 14’üncü cümlelerine ilişkin birer açıklama gerekmektedir.

4’üncü cümlede Türkçe ile Arapça karşılıklar arasında kelime bazında önemli farklar vardır. «Adınızı öğrenebilir miyim?» cümlesinin karşılığı olan اِسْمُكِ الكرِيم؟cümlesi, kelime bazında «Değerli adınız?..» anlamını vermektedir. Bu ise iki dilin mantık farkından kaynaklanmaktadır. Dil mantığından kaynaklanan bu farklılıklara, ileriki derslerde de sık sık rastlanacaktır.

14’üncü cümlede de eşanlamlılardan biri, öbürünün yerinde kullanılamamaktadır. Arapça’da birçok eşanlamlı kelime bulunmaktadır. Konuşmacı ya da yazar kişi, bunlardan hangisinin uygun olduğunu çok iyi bilmeli ve seçmelidir.



***

Etiketler:

HAZIRLIK DERSİ – 2

HAZIRLIK DERSİ – 2

درسٌ تحضيريٌ رقم: 2


ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:

أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

درسنا في الحصّةِ الماضيةِ حوارًا سريعًا جرى بين فتاةٍ تُركيَّةٍ وأُخْرَى عربيةٍ. وعلِمنا أنَّ الفتاةَ التركيةَ قد زارتْ بلدًا عربيًّا تُريد تطويرَ معرِفَتِها باللغةِ العربيةِ.

يمكِنُنَا أن نتحصّلَ من هذا الحوارِ أمورًا مثيرةً قد لا يعلمُها من يجهلُ النسيجَ الإجتماعيَّ وَالنَّـزَعَاتِ الكامِنةَ للشبيبةِ في تركيا. ذلكَ أنّ كثيرًا من الشباب الأتراك يحرُصونَ على تعلُّمِ اللغةِ العربيةِ ولا يجدون الوسطَ الملائِمَ ولا مَن يُعَلِّمُهُم إيّاها بالوجهِ الصحيح. وكثيرٌ منهم يريدونَ أن يزوروا بلدًا عربيًّا، إمَّا ليتعلّموا العربيةَ بالطريق المباشِرِ، والإحتكاكِ بالناسِ العربِ. أو إمّا أن ينخرِطوا في معهدٍ أو جامعةٍ ليطوِّرو ما قد اكتسبوهُ من المعرفةِ بهذه اللغةِ في بلدِهم. وهذا يدلُ على شُعورِهم الطيِّبِ بالقرآنِ ولُغتِهِ.

هذا، ويترتّبُ على كلِّ عربيٍّ أن يهتمَّ بهؤلاءِ الشّبابِ، كما نجد هذا الشعورَ في الفتاةِ العربيةِ (خديجة) بطلِ قصّتِنا من خلالِ حوارِها معَ الفتاةِ التركيةِ (عائشةَ). وذلك فيما يلي:

1. Bayan, hoş geldiniz, mesleğiniz nedir, biraz kendinizden söz eder misiniz?
آنَسْتِينَا يَا سيِّدَةُ، مَا مِهْنَتُكِ؟ سَمِّعِينَا شَيْئًا عَنْكِ مِنْ فَضْلِكِ.

2. Memnuniyetle; ben henüz okuyorum.
مَرْحَبًا، أنا مَازِلْتُ أدْرُسُ.

3. İstanbul’da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenciyim.
أنا طَالِبةٌ في كُلِّيَةِ الْعُلُومِ الإسلاميةِ التَّابِعةِ لِجَامِعَةِ مَرْمَرَه، في إسطنبول.

4. Fakat gördüğünüz gibi Arapça iyi konuşamıyorum.
وَلَكِنِّي كَمَا تَرَيْنَ، لا أُتْقِنُ اللُّغةَ العربيةَ.

5. Birçok nedenleri var, fakat şimdilik açıklayamam!
لَهَا أسْبَابٌ عَدِيدةٌ، وَلَكِنِّي لا أسْتَطِيعُ التَّصْرِيحَ بِهَا الآنَ!

6. Onun için ülkenizi ziyaret ettim.
ولِهذا زُرتُ بلَدَكُم.

7. Burada bir süre kalmak istiyorum.
أريدُ أن أقيمَ هُنا مدّةً قصيرَةً.

8. İnsanlarla konuşmak istiyorum.
أريدُ أن أتحدّثَ مع الناسِ

9. Çünkü bir dilin ancak bu şekilde öğrenilebileceğine inanıyorum.
لأنِّي مُتأكِّدةٌ أنَّ أيَّ لُغَةٍ، لا يُمكِنُ إتْقَانُها إلاَّ بِهذه الطريقةِ.

10. Arapça’yı ülkemizde öğrenemiyoruz.
إنَّنَا لاَ نَتَمَكَّنُ مِنْ إتْقَانِ اللُّغَةِ العربيةِ في بَلَدِنَا.

11. Ne yazık ki bu amaç için uygun bir ortam yoktur.
ويَاللأسَفِ، لا يوجَدُ لهذا الغرَضِ وسطٌ ملائِمٌ.

12. Fakat görüyorum ki Arapça’yı tamamen bilmiyor değilsin.
غَيْرََ أنِّي أرَاكِ لاَ تجهَلينَ العربيَةَ تمامًا.

13. İşte güzel konuşuyorsunuz.
وَهَا تَتَكَلَّمِينَ بِطَلاَقةٍ.

14. Hayır, mesele bildiğiniz gibi değil.
كَلاَّ، لَيْسَ الأمرُ كَمَا تَعْلَمِينَ.

15. Bazen istediğimi anlatamıyorum.
أَحْيَانًا لاَ أتمكَّنُ مِنْ شَرْحِ مَا أنا بِصَدَدِهِ.

16. Ben ise Arapça’yı çok iyi öğrenmek istiyorum.
أمَّا أنِي في الحقيقةِ أريد أنْ أُتْقِنَ اللُّغَةَ العربيةَ حقَّ الإتقانِ.


17. Bu ise ancak insanlarla diyalog kurmak suretiyle mümkün olabilir.
وهذا لا يمكن إلاَّ عن طريقِ الحوارِ مع الناسِ.

18. Tabi bu doğrudur.
هذا كلامٌ صَحِيحٌ طبعًا.

19. İnsanlarla devamlı temas halinde bulunmalısınız
ينبغِي أن تكونِي على اتّصالٍ مُسْتَمِرٍّ مع الناسِ.

20. Elbette ki onlarla içli dışlı olmak, onlarla düşüp kalkmak lâzımdır.
يجبُ الإحْتِكَاكُ بِهم، والتَّفَاعُلُ مَعَهُمْ لا محالَةَ.

CÜMLELERİN METNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ŞEKLİ:

- آنستِينَا يا سيِّدَةُ، ما مِهنَتُكِ؟ سَمِّعِينَا شَيْئًا عَنْكِ من فضلِكِ.
- مرحبًا، أنا مازِلتُ أدْرُسُ. أنا طالِبةٌ في كُلِّيَةِ العلومِ الإسلاميةِ التابعةِ لجامعةِ مرمره، في إسطنبول. ولكنّي كما تَرَيْنَ لا أُتْقِنُ اللغةَ العربيةَ. لَهَا أسْبَابٌ عديدةٌ ولكنِّي لا أستطيعُ التصريحَ بها الآن! ولِهذا زُرتُ بلَدَكُم. أريدُ أن أقيمَ هُنا مدّةً قصيرَةً. أريدُ أن أتحدّثَ مع الناسِ. لأنِّي مُتأكِّدةٌ أنَّ أيَّ لُغَةٍ، لا يُمكِنُ إتْقَانُها إلاَّ بِهذه الطريقةِ. إنّنا لا نتمكَّنُ من إتقانِ اللغةِ العربيةِ في بَلَدِنَا. ويَاللأسَفِ، لا يوجَدُ لهذا الغرَضِ وسطٌ ملائِمٌ.

- غيرَ أنِّي أراكِ لا تجهَلينَ العربيَةَ تمامًا. وها تتكَلَّمِينَ بطلاقةٍ.
- كلاَّ، ليسَ الأمرُ كما تعلمينَ. أحيانًا لا أتمكّنُ من شرحِ ما أنا بِصَدَدِهِ. أمَّا أنِي في الحقيقةِ أريد أنْ أُتْقِنَ اللُّغَةَ العربيةَ حقَّ الإتقانِ. وهذا لا يمكن إلاَّ عن طريقِ الحوارِ مع الناسِ.

- هذا كلامٌ صحيحٌ طبعًا. ينبغِي أن تكونِي على اتّصالٍ مُسْتُمِرٍّ مع الناسِ. يجبُ الإحتكاكُ بِهم، والتفاعُلُ معهُمْ لا محالَةَ.


Açıklama:
Yukarıda birinci cümlede, سَمِّعِينَا شَيْئًا عَنْكِ tabiri, «Kendinle ilgili olarak bizi biraz dinlet» gibi bir anlam vermektedir; ancak böyle bir çeviri, Türk dil mantığına aykırıdır. Onun için yukarıdaki kesit, yaklaşık olarak «Biraz kendinizden söz eder misiniz?» şeklinde çevrilmiştir.

***

Etiketler:

HAZIRLIK DERSİ – 3

HAZIRLIK DERSİ – 3

درسٌ تحضيريٌ رقم: 3

ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:

أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

فإنّنا وجدنا فيما سبقَ أن الحوارَ بدأَ يتطوّرُ بين الفتاتينِ، وأنّ الجانِبَ الهامَّ لهذا الحوارِ يبدو في تعبير عائشةَ عن نفسِها حينَ تقولُ :
»- إنّنا لا نتمكَّنُ من إتقانِ اللغةِ العربيةِ في بَلَدِنَا، ويَاللأسَفِ، لا يوجَدُ لهذا الغرَضِ وسطٌ ملائِمٌ.«

فلعلّها واجَهتْ عقباتٍ لم تُرِدِ الإفصاحَ عنها، بل اكتفتْ بالإلماحِ إليها حين قالت:
»- لَهَا أسْبَابٌ عديدةٌ ولكنِّي لا أستطيعُ التصريحَ بها الآن!«

والأمرُ الذي يبعثُ الفرحَ في قلبِ مَن يشهد مثل هذا الحوارِ، أن الفتاةَ العربيةَ تستقبِلُ الفتاةَ التركيةَ بحفاوةٍ،، وتبذَُلُ كلَّ جهودِها لتُضيِّفَها في بيتِها. غير أن المساعدة التي تُقَدِّمُهَا خديجةُ لضيفِها عائشةَ تتعدّى نطاقَ المساعدةِ وتبلُعُ حدودَ التضحيةِ والفداءِ، كما سنشاهد ذلك نحنُ أيضًا من خلالِ حوارِهما فيما يلي.

1. Kardeşim Ayşe, seninle karşılaştığıma çok sevindim.
يا أُخْتِي عائشةَ، إنّي لَسَعيدةٌ جِدًّا بلِقائِكِ.

2. Arapça’nı ilerletmen için aklıma uygun bir çözüm geldi.
لَقَدْ ذَكَرْتُ حَلاًّ مُنَاسِبًا لِتَطْوِيرِ مَعْرِفَتِكِ باللُّغةِ العربيةِ.

3. Bir süre bizde misafir kalırsın.
تُقِيمِينَ مَعَنَا مدّةً.

4. Seninle yarın, Yabancılara Arapça öğreten bir koleje gideceğiz.
أنا وإيّاكِ، سنذهبُ غدًا إلى مَْعهَدٍ تَتُمُّ فيها التدريسُ لِغَيْرِ النُّاطِقِينَ بالعربيةِ.

5. Seni Kolejin Müdürü ile tanıştıracağım.
سَأُعَرِّفُكِ بِمُدِيرِ الْمَعْهَد.ِ

6. Çok değerli bir şahsiyettir.
إنَّهُ رَجُلٌ فَاضِلٌ.

7. Sana çok yardımcı olacak.
سَوْفَ يُسَاعِدُكِ جدًّا.

8. Bu kolejde sırf yabancı gençler ders görmektedirler.
لاَ يَدْرُسُ في هَذَا الْمَعْهَدِ إلاَّ شَبَابٌ أَجَانِبُ

9. Bunların hepsi de Arapça öğreniyorlar.
كُلُّهُمْ يَتَعَلَّمُونَ اللُّغةَ العربيةَ.
10. Bu koleje girdikten sonra Arapça’yı kurallarına göre öğreneceksin.
بَعْدَ أنْ تَدْخُلِي هَذَا الْمَعْهَدَ، سَوْفَ تَتَعَلَّمِينَ اللُّغةَ الْعَرَبِيَّةَ وُفْقًا لِقَوَاعِدِهَا.

11. çok başarılı olacağından eminim.
إنّي واثِقةٌ أنّكِ سَوفَ تنْجَحِينَ بِتَفَوُّقٍ.

12. Kısa zamanda Arapça’yı akıcı bir şekilde konuşacaksın.
وسوف تتكَلَّمين بالعربيةِ في مدّةٍ قصيرةٍ وَبِطَلاَقةٍ.

13. Bizde kaldığın sürece rahat edeceksin.
سَتَتَمَتَّعِينَ بِطُمَاْنينةٍ مَا دُمْتِ عِنْدَنا.

14. Sana evimizde bir oda tahsis edeceğiz.
سَنُخَصِّصُ لَكِ حُجْرَةً في بَيْتِنَا.

15. Ev ödevlerini yaparken de sana yardımcı olacağım.
وَسَوْفَ أُسَاعِدُكِ عِنْدَمَا تَقُومِينَ بِإِعْدَادِ وَاجِباتِكِ الْمَنْـزِلِيَّةِ.

16. Kardeşlerim Bessam ve Züheyr de sana yardımcı olacaklardır.
وَكَذَلِكَ شَقِيقَايَ بَسًّامٌ وَزُهَيْرٌ، سَوْفَ يُسَاعِدَانِكِ.

17. Annem güzel yemek pişirir.
إنَّ اُمِّي تُحسِنُ الطَّبخَ

18. Onun yaptığı lezzetli yemeklerden birlikte yeriz.
سَوْفَ نَتَنَاوَلُ مَعًا مِن طَبِيخَتِهَا الّذيذَةِ.

19. Tatil günlerinde de seni gezdireceğim.
وسأقومُ بِالتِّجْوَالِ مَعَكِ في أيّامِ العُطْلَةِ.

20. Bu günleri asla unutamayacaksın.
سوفَ لن تَنْسَيْ هذه الأيامَ أبدًا.

CÜMLELERİN METNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ŞEKLİ:

- يا أُخْتِي عائشةَ، إنّي لَسَعِيدةٌ جِدًّا بلِقائِكِ. لقد ذَكَرْتُ حَلاًّ مُناسِبًا لتطويرِ معرِفَتِكِ باللُّغةِ العربيةِ:

تُقِيمِينَ مَعَنَا مدّةً. أنا وإيّاكِ، سَنَذْهَبُ غدًا إلى معهَدٍ تَتُمُّ فيها التدريسُ لغيرِ الناطقينَ بالعربيةِ. سَأُعَرِّفُكِ بمديرِ المعهَد.ِ إنّه رجلٌ فاضِلٌ. سوفَ يُسَاعِدُكِ جدًّا.

لا يدرُسُ في هذا المعهدِ إلاَّ شبابٌ أجانِبُ. كُلُّهم يتعلَّمونَ اللغةَ العربيةَ. بعد أن تدخُلي هذا المعهدَ، سوفَ تتعلّمينَ اللغةَ العربيةَ وُفْقًا لِقَوَاعِدِها.

إنّي واثِقٌ أنّكِ سَوفَ تنْجَحينَ بِتَفَوُّقٍ. وسوف تتكَلَّمين بالعربيةِ في مدّةٍ قصيرةٍ وَبِطَلاَقةٍ. سَتَتَمَتَّعينَ بِطُمَاْنينةٍ ما دُمتِ عِندَنا. سَنُخَصِّصُ لَكِ حُجْرَةً في بَيْتِنَا. وسوفَ أُسَاعِدُكِ عندما تَقُومِينَ بِإِعْدَادِ وَاجِباتِكِ المنـزِلِيَّةِ. وكذلك شَقِيقَايَ بَسًّامٌ وَزُهَيْرٌ، سوفَ يُسَاعِدَانِكِ.

إنَّ اُمِّي تُحسِنُ الطَّبخَ. سوفَ نتنَاوَلُ معًا مِنْ طَبِيخَتِهَا الّذِيذَةِ. وسَأَقومُ بِالتِّجْوَالِ مَعَكِ في أيّامِ العُطْلَةِ. سَوْفَ لَنْ تَنْسَيْ هَذِهِ الأيامَ أبدًا.


***

Etiketler:

HAZIRLIK DERSİ - 4

HAZIRLIK DERSİ - 4

درسٌ تحضيريٌ رقم: 4


ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:
أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

فإنَّ عائشةَ أصبحتْ في النهايةِ تلميذَةً في معهد اللُّغةِ العربيةِ. وذلك بفضل الْمُسَاعَدَاتِ التي قَدَّمَتْهَا خَدِيجَةُ. وهذه كانتْ الضَّالَّةَ الْمَنْشُودَةَ التي طَالَمَا حَلَمَتْ بها عائِشَةُ.

وافق مديرُ المعهدِ على طلبِها، فالتحقتْ بهذه المدرسة التي تواصِلُ فيها جماعةٌ من الشبابِ الأجانبِ دراسَتَهَا، ويتعلّمونَ فيها اللُّغةَ العربيةَ.

ولقد كان حظُّ عائشةَ وَافرًا حينَ زَوَّدَتْهَا إدارةُ المدرسةِ بمجموعةٍ من الكُتُبِ مجَّانًا. فكانتْ السعادةُ تغمُرُها وهي ترافِقُ زميلَتَها خديجةَ إلى دارها.
أما قصّةُ الْتِحَاقِِِهَا بالمعهدِ، فهي كما تلي:


1. Müdür Bey, Ayşe benim arkadaşımdır.
يا سيِّدَ الْمُدِير، عَائِشَةُ هِيَ زَمِيلَتِي.

2. Türkiye’den geldi.
إِنَّهَا جَائتْ مِنْ تُركِيَا.

3. Ailesi İstanbul’da oturuyor.
أُسْرَتُها تُقِيمُ فِي إسطنبول.

4. Kendisi ise bizde misafir kalıyor.
أمَّا هي، فتُقيمُ الآنَ عِنْدَنا ضَيْفًا.

5. Kolejinizde okumak istiyor.
إنّها تُرِيدُ أن تَدْرُسَ في مَعْهَدِكُمْ

6. Bunun için gerekli işlemlerin yapılmasını diliyorum.
فَأَرْجُو إِنْهَاءَ الإجْرَاءَاتِ اللاَّزِمَةِ لِهَذَا الأمرِ.

7. Güzel, buna çok sevindim.
حسَنًا، سَرَّنِي هذا.

8. Matmazel Ayşe’ye, hoş geldin diyorum.
أُرَحِّبُ بالآنِسَةِ عائِشَةَ.

9. Ayşe, önce kolej idaresine bir dilekçe sunsun.
فَلْتَتَقَدّمْ عائشةُ أوَّلاَ بِطَلَبٍ كِتَابِيٍّ إِلى إِدَارَةِ الْمَعْهَدِ.


10. Onu birinci sınıfa kaydedeceğiz.
سَنُسَجِّلُهَا في الصّفِّ الأوَّلِ.

11. Öğrenim günlük olarak altı saattir.
الدِّرَاسَةُ سِتُّ سَاعَاتٍ يَوْمِيًّا.

12. Sabahleyin saat sekiz buçukta başlar.
تَبْدَاُ في الساعةِ الثامِنَةِ صباحًا.

13. Gerekli kitapları biz ona vereceğiz.
نحنُ سوفَ نَمنَحُها الكُتُبَ اللازِمَةَ (نحنُ سَنُزَوِّدُهَا بالكُتُبَ اللازِمَةَ)

14. Kolej idaresi, öğrencilerine gerekli kitapları parasız verir.
تَمْنَحُ إِدَارَةُ الْمَعْهَدِ الكُتُبَ اللازِمَةَ إلى طُلاَّبِها مَجَّانًا.

15. Ayşe, okulumuzun kurallarına uymalıdır.
يَتَرَتَّبُ على عائِشَةَ مُرَاعَاةُ النُظُمِ الخاصَّةِ بِمَدْرَسَتِنَا.

16. Umarım Ayşe başarı gösterir.
إَرْجُو أنْ تَكُونَ عائِشَةُ ناجِحَةً.

17. Kolejimizde öğrenim süresi dört yıldır.
إنَّ مُدَّةَ الدِّرَاسَةِ في مَعهَدِنَا أربَعُ سَنَواتٍ.

18. Bu süre içinde yabancı gençler Arapça’yı öğrenirler.
الشبابُ الأجَانِبُ في ظَرْفِ هَذِهِ الْمُدَّةِ يَتَعَلَّمُونَ اللُّغةَ العربيةَ.
19. Her yıl okul birincisine bir ödül veririz.
كُلَّ عَامٍ نَمْنَخُ فَائزَ الْمَدْرَسَةِ جَائِزَةً.

20. Umarım bu yılın ödülünü Ayşe kazanır.
أَرْجُو أنْ تَظْفَرَ عَائِشَةُ جَائِزَةَ هَذِهِ السنةِ.

CÜMLELERİN METNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ŞEKLİ:

- يا سيِّدَ الْمُدِير، عائشةُ هي زميلتي. إنّها جَائتْ مِنْ تُركِيَا. أُسْرَتُها تُقِيمُ فِي إسطنبول. أمّا هي، فتُقيمُ الآنَ عِندَنا ضَيْفًا. إنّها تُرِيدُ أن تَدْرُسَ في معهَدِكُمْ. فَأَرْجُو إِنْهَاءَ الإجْرَاءَاتِ اللاَّزِمَةِ لهذا الأمرِ.

- حَسَنًا، سَرَّنِي هذا. أُرَحِّبُ بالآنِسَةِ عائِشَةَ. فَلْتَتَقَدّمْ عائشةُ أوَّلاَ بِطَلَبٍ كِتَابِيٍّ إلى إِدَارَةِ الْمَعْهَدِ. سَنُسَجِّلُهَا في الصّفِّ الأوَّلِ. الدِّراسَةُ سِتُّ سَاعَاتٍ يومِيًّا. تَبْدَاُ في الساعةِ الثامِنَةِ صَبَاحًا. نحنُ سوفَ نَمنَحُهَا الكُتُبَ اللاَّزِمَةَ. تَمْنَحُ إِدَارَةُ الْمَعْهَدِ الكُتُبَ اللاَّزِمَةَ إلى طُلاَّبِها مَجَّانًا. يترتَّبُ على عائِشَةَ مُرَاعَاةُ النُظُمِ الخاصَّةِ بِمَدْرَسَتِنَا. إرجو أن تكونَ عائِشَةُ ناجِحَةً.

إنَّ مدّةَ الدِّراسَةِ في مَعْهَدِنَا أربَعُ سَنَواتٍ. الشبابُ الأجانِبُ في ظرفِ هذه المُدَّةِ يَتَعَلَّمونَ اللغةَ العربيةَ. كُلَّ عَامٍ نَمْنَخُ فائزَ الْمَدْرَسَةِ جائِزَةً. أرجو أنْ تَظْفَرَ عائِشَةُ جَائِزَةَ هَذِهِ السَّنَةِ.
***

Etiketler: